Kimsenin yaptığı yanına kalmaz!..
3 posters
1 sayfadaki 1 sayfası
Kimsenin yaptığı yanına kalmaz!..
Evet, kimse yaptığının yanına kalacağını sanmasın. Çünkü adili
mutlak olan Allah, imhal eder, yani mühlet verir; ama asla ihmal etmez.
Bir de bakarsınız ki zalim, zulmünün karşılığını beklenmedik bir anda
olanca şiddetiyle görmüştür.
Ancak insanlar bu cezanın yaptığı zulmün, haksızlığın karşılığı
olduğunu bazen anlayamazlar da zalimin, haksızın yaptığı yanına kaldı
sanırlar.
İşte size irşat eserlerinde haksızlık ve zulüm karşılığı olaylardan bir misal.
Rivayete göre bir gün Musa Aleyhisselam:
- Ya Rabbi! der, bazı insanlar zalimin yaptığı yanına kalıyor
sanıyorlar. Halbuki senin adaletin eninde sonunda gerçekleşmekte, zalim
zulmünün karşılığını mutlaka bir sebeple görmektedir. Bana gerçekleşen
bu adaletinin bir örneğini göster ki, onu insanlara anlatayım da kimse
zulüm ve haksızlık yapma cesareti bulamasın kendinde. Eninde sonunda
zulmünün karşılığını göreceğini anlasın herkes. Rabb'imiz:
- Ya Musa der, sahrada dört yolun kesiştiği yerdeki çalılıkta
saklanarak çeşme başında cereyan edecek olayları seyret de gör bakalım
zalim, haksız nasıl eninde sonunda zulmünün, haksızlığının karşılığını
görmektedir...
Musa Aleyhisselam, tarif edilen yerdeki ağaçların arasına gizlenerek
karşıdaki çeşme başında yolcuların yaşayacağı olaylara bakmaya başlar.
İlk olarak bir atlı gelir çeşmenin başına. Atından iner, heybesini
alıp ağacın gölgesinde oturarak yemeğini yer, suyunu içer, ancak
içinde altınları bulunan heybesini orada unutarak atına binip
uzaklaşır.
Arkasından gelen ikinci yolcu, çeşmeden suyunu içer, etrafa bakarken
ağacın dibinde bir heybe görür. Kaptığı gibi heybeyi gözden kaybolur.
Onun arkasından iki gözü de görmeyen üçüncü yolcu gelir, o da eğilerek
çeşmeden suyunu içer, bir kenara çekilerek şöyle birazcık dinlenmek
isterken heybenin sahibi ilk yolcu atıyla çıkagelir, öfkeyle heybesini
aramaya başlar. Yaşlı bir adamdan başka da kimseyi görmeyince:
- Burada unuttuğum heybemi sen alıp sakladın, ya paramı verirsin yahut da canını!.. der. İhtiyar:
- Ben iki gözü de görmeyen bir adamım. Senin heybenin nerede
olduğunu ne bileyim!.. diyerek sert karşılık verince, öfkesi başına
sıçrayan atlı, 'Bu yaşta beni mi kandıracaksın?' diyerek bir vuruşta
ihtiyarı yere serer..
Bunları bulunduğu yerden seyreden Musa Aleyhisselam:
- Ya Rabbi, der, bu atlının içi para dolu heybesini arkasından gelen
genç bir yolcu alıp gitti, cezayı ise ondan sonra gelen yaşlı adam
çekti. Adalet neresinde bunun?.. Rabb'imiz şöyle hitap eder:
- Ya Musa! İnsanlar böyledirler işte. Hep hadiselerin dışına
bakarlar, içindeki kaderin adaletini çoğu zaman göremezler. Burada
herkes geçmişte yaptığının karşılığını gördü, insanlar zulüm yapsa bile
içinde kaderin adaleti vardır,diyerek işin geçmişini şöyle açıklar:
- Para dolu heybesini çeşmenin başında unutan atlı, vaktiyle yanında
çalıştırdığı fakir bir adamın hakkını vermedi, yoksul adamın hakkı
kaldı üzerinde.
İşte heybeyi alıp giden genç ,o yoksul adamın çocuğuydu. Aldığı para
babasının hakkı olan paraydı. Onu alıp gitti. Böylece kaderin adaleti
yerini bulmuş, çocuk babasının verilmeyen hakkını alıp gitmiş oldu.
Başına aldığı kamçı darbesiyle yere serilen ihtiyara gelince:
- O da astığı astık, kestiği kestik denecek derecede zalimin
biriydi..Nice kavgalara, zulümlere karışmış, yaptığı hep yanına kalır
sanmıştı.Son olarak da atlının babasını kamçılamıştı. Nihayet atlı da
geldi, parasını aldı zannıyla babasını kamçılayan adamı adamı
kamçılayarak bir vuruşta yere serdi,tıpkı onun da babasını bir vuruşta
yere serdiği gibi.
Bundan sonra Rabb'imiz Hazreti Musa'ya şöyle hatırlatmada bulunur:
- Ya Musa! Söyle kullarıma, hikmetini bilemedikleri olaylara itiraz
yollu bakmasınlar. Bilsinler ki, bir yapana bir başka yapan çıkacak,
kimsenin yaptığı zulüm, haksızlık yanına kalmayacak, kaderin adaleti
eninde sonunda yerini bulacaktır. Atlı adamın çalıştırdığı işçisinin
hakkını sonunda heybe dolusu parayla ödediği gibi, babasını bir vuruşta
yere seren adamı da kendisi bir vuruşta aynı şekilde yere serdiği gibi.
Onun için büyüklerimiz demişler ki:
"Hak Teala bir kulun hakkını bir başka kul ile alır; bilmeyen gafil onu kul kendi yaptı sanır.
Burada şu kaide unutulmamalıdır:
-Kader, kulun
işledigi suçtan dolayı ceza verir,kul ise işlemediğinden ceza verir,bu
yüzden kader adil,kul zalim olur.Misalimizde olduğu gibi.
mutlak olan Allah, imhal eder, yani mühlet verir; ama asla ihmal etmez.
Bir de bakarsınız ki zalim, zulmünün karşılığını beklenmedik bir anda
olanca şiddetiyle görmüştür.
Ancak insanlar bu cezanın yaptığı zulmün, haksızlığın karşılığı
olduğunu bazen anlayamazlar da zalimin, haksızın yaptığı yanına kaldı
sanırlar.
İşte size irşat eserlerinde haksızlık ve zulüm karşılığı olaylardan bir misal.
Rivayete göre bir gün Musa Aleyhisselam:
- Ya Rabbi! der, bazı insanlar zalimin yaptığı yanına kalıyor
sanıyorlar. Halbuki senin adaletin eninde sonunda gerçekleşmekte, zalim
zulmünün karşılığını mutlaka bir sebeple görmektedir. Bana gerçekleşen
bu adaletinin bir örneğini göster ki, onu insanlara anlatayım da kimse
zulüm ve haksızlık yapma cesareti bulamasın kendinde. Eninde sonunda
zulmünün karşılığını göreceğini anlasın herkes. Rabb'imiz:
- Ya Musa der, sahrada dört yolun kesiştiği yerdeki çalılıkta
saklanarak çeşme başında cereyan edecek olayları seyret de gör bakalım
zalim, haksız nasıl eninde sonunda zulmünün, haksızlığının karşılığını
görmektedir...
Musa Aleyhisselam, tarif edilen yerdeki ağaçların arasına gizlenerek
karşıdaki çeşme başında yolcuların yaşayacağı olaylara bakmaya başlar.
İlk olarak bir atlı gelir çeşmenin başına. Atından iner, heybesini
alıp ağacın gölgesinde oturarak yemeğini yer, suyunu içer, ancak
içinde altınları bulunan heybesini orada unutarak atına binip
uzaklaşır.
Arkasından gelen ikinci yolcu, çeşmeden suyunu içer, etrafa bakarken
ağacın dibinde bir heybe görür. Kaptığı gibi heybeyi gözden kaybolur.
Onun arkasından iki gözü de görmeyen üçüncü yolcu gelir, o da eğilerek
çeşmeden suyunu içer, bir kenara çekilerek şöyle birazcık dinlenmek
isterken heybenin sahibi ilk yolcu atıyla çıkagelir, öfkeyle heybesini
aramaya başlar. Yaşlı bir adamdan başka da kimseyi görmeyince:
- Burada unuttuğum heybemi sen alıp sakladın, ya paramı verirsin yahut da canını!.. der. İhtiyar:
- Ben iki gözü de görmeyen bir adamım. Senin heybenin nerede
olduğunu ne bileyim!.. diyerek sert karşılık verince, öfkesi başına
sıçrayan atlı, 'Bu yaşta beni mi kandıracaksın?' diyerek bir vuruşta
ihtiyarı yere serer..
Bunları bulunduğu yerden seyreden Musa Aleyhisselam:
- Ya Rabbi, der, bu atlının içi para dolu heybesini arkasından gelen
genç bir yolcu alıp gitti, cezayı ise ondan sonra gelen yaşlı adam
çekti. Adalet neresinde bunun?.. Rabb'imiz şöyle hitap eder:
- Ya Musa! İnsanlar böyledirler işte. Hep hadiselerin dışına
bakarlar, içindeki kaderin adaletini çoğu zaman göremezler. Burada
herkes geçmişte yaptığının karşılığını gördü, insanlar zulüm yapsa bile
içinde kaderin adaleti vardır,diyerek işin geçmişini şöyle açıklar:
- Para dolu heybesini çeşmenin başında unutan atlı, vaktiyle yanında
çalıştırdığı fakir bir adamın hakkını vermedi, yoksul adamın hakkı
kaldı üzerinde.
İşte heybeyi alıp giden genç ,o yoksul adamın çocuğuydu. Aldığı para
babasının hakkı olan paraydı. Onu alıp gitti. Böylece kaderin adaleti
yerini bulmuş, çocuk babasının verilmeyen hakkını alıp gitmiş oldu.
Başına aldığı kamçı darbesiyle yere serilen ihtiyara gelince:
- O da astığı astık, kestiği kestik denecek derecede zalimin
biriydi..Nice kavgalara, zulümlere karışmış, yaptığı hep yanına kalır
sanmıştı.Son olarak da atlının babasını kamçılamıştı. Nihayet atlı da
geldi, parasını aldı zannıyla babasını kamçılayan adamı adamı
kamçılayarak bir vuruşta yere serdi,tıpkı onun da babasını bir vuruşta
yere serdiği gibi.
Bundan sonra Rabb'imiz Hazreti Musa'ya şöyle hatırlatmada bulunur:
- Ya Musa! Söyle kullarıma, hikmetini bilemedikleri olaylara itiraz
yollu bakmasınlar. Bilsinler ki, bir yapana bir başka yapan çıkacak,
kimsenin yaptığı zulüm, haksızlık yanına kalmayacak, kaderin adaleti
eninde sonunda yerini bulacaktır. Atlı adamın çalıştırdığı işçisinin
hakkını sonunda heybe dolusu parayla ödediği gibi, babasını bir vuruşta
yere seren adamı da kendisi bir vuruşta aynı şekilde yere serdiği gibi.
Onun için büyüklerimiz demişler ki:
"Hak Teala bir kulun hakkını bir başka kul ile alır; bilmeyen gafil onu kul kendi yaptı sanır.
Burada şu kaide unutulmamalıdır:
-Kader, kulun
işledigi suçtan dolayı ceza verir,kul ise işlemediğinden ceza verir,bu
yüzden kader adil,kul zalim olur.Misalimizde olduğu gibi.
Geri: Kimsenin yaptığı yanına kalmaz!..
Teşekkürler..
es_camillo- Co Admin
- Mesaj Sayısı : 375
Yaş : 46
Kayıt tarihi : 28/11/07
Geri: Kimsenin yaptığı yanına kalmaz!..
teşekkürler...
yasmin- Deneyimli Üye
- Mesaj Sayısı : 115
Kayıt tarihi : 13/12/07
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz